Sayfa Sayısı: 115
Yayınevi: Dergah Yayınları
Yıl: 2000
Tür: Hikaye/Öykü
Arka Kapak İçeriği
Ben o zamanlar on altı yaşındaydım, lise birde. İnce uzun bir oğlan. Saçlarım kirpi gibi dik duruyor; ne yana, ne geriye taranmıyor, beni deli ediyordu.
Babam "İnatsın inat... İnatçı adamın saçı yatmaz. Dedene çekmişsin besbelli. Keşke annene benzeseydin" diyordu.
Keşke...
Annemin lepiska gibi yumuşacık, sarı saçları vardı. En çok o mavi gözlerini özlüyorum. "Benim oğlum okuyacak yüksek bir memur olacak" der, sonra da göz ucuyla babama bakardı. Sanki anlaşmışlar gibi babam da ona bakar, dudaklarında muzip bir gülümseme:
"Hıh... Biz okuduk bir şey olduk sanki" diye omuz silkerdi.
Kahramanları
- Bulgaryalı Ali
- Münire
- Emin Efendi
- Tren Şefi
- Şeref
- Okul müdürü
- Savcı
- Mayor şehir
- Mustafa
- Maskenci
Kitabın Ana Fikri
Mustafa Kutlu Uzun Hikaye romanı 1940'lı yıllarda başlıyor ve 1970'li
yılların sonuna kadar uzanıyor. Bulgaristan Göçmeni Ali ile oğlunun
başından geçen macera anlatılıyor. Hayatı boyunca yerleşik düzeni
olmayan ve oğluyla kasaba kasaba dolaşan Bulgaryalı Ali'nin hikayesi.
Bazan neşeli, esprili, bazen de dramatik ve hüzünlü fakat sıcacık bir
hikaye. Nostaljik bir havada anlatılan Hikaye’de dikkat çekici
özelliklerden biri otobiyografik gösterilmesi. Akıcı bir dille kaleme
alınan Uzun Hikaye romanında anlatılanlar, yazarın hayatındaki bazı olay
ve karakterlere eş değer..
Mustafa Kutlu - Uzun Hikaye Kitap özeti
Mustafa Kutlu’nun Türk Edebiyatı Klasikleri arasına giren kitabı olan Uzun Hikaye aslında kısa bir kitap fakat anlattıklarından uzun bir hikaye çıkıyor.Mustafa’nın gözünden anlatılan hikayenin ana karakteri olan Ali dürüst, namuslu ve hep haktan eşiklikten yana olmuş biridir. Münire isminde bir kızı sever fakat abileri kızı ona vermezler. Bir gün Münire’yi bu yüzden döverler. Onu morarmış bir yüzle gören Ali birlikte kaçmayı önerir ve Münire kabul eder. O günden sonra tren ile yolculuk yaparlar ve kader onları hangi durakta indirirse kısa süreliğine hayatlarına orada devam ederler.
Mustafa 6 yaşında iken tren şefinin yardımı ile eski bir tren vagonunu eve çevirirler. Ali burada okulda işe başlar fakat müdürü çok kötü bir adamdır. Yine de Ali ailesi ile güzel zaman geçirir. Bir gün karısı yeniden hamile kalır ve Ali buna çok sevinir. Fakat Ali’nin okulda yarattığı bahçeyi okul müdürü herkesle paylaşmak yerine sadece kendi keyfi için kullanınca Ali bir gece gizlice bahçeye gider ve tüm sebzeleri toplayıp okuldaki öğrencilerin ailelerine eşit dağıtır. Fakat o gece Münire uyandığında Ali’yi göremeyince panikler ve erkek doğum başlar. Ali de olmayınca Münire’nin durumu kötüleşir ve fazla kan kaybından hayata veda eder. Bunun üzerine Ali oğlunu da alıp yeniden tren yolculuğuna başlar.
Kısa süreli birkaç kasaba gezdikten sonra Ali ve oğlu Mustafa yeni bir yerde yuva bulurlar. Ali çok sevdiği daktilosu ile Emin Efendinin kıraathanesinin bir köşesinde insanların dilekçelerini yazarak geçimini sürdürür. Adamlığı ile yine herkesin sevgisini kazanır. Mustafa da artık 15 yaşındadır ve kemik erimesinden dolayı yürüyemeyen bir arkadaşı vardır. İkisi de aynı kıza aşık olurlar fakat Mustafa arkadaşını üzmemek için duygularını gizler. Dahası arkadaşına bu konuda yardım eder ve onun adına kızla konuşur. Kız gerçeği anlamasına rağmen o da açılamaz ve Mustafa bu yüzden acısını arkadaşının mutluluğu ile bastırır. Bu sırada bela yine Ali’yi bulur. İşler ilerleyince kıraathanenin yanındaki boşluğa kulübe şeklinde ufak bir dükkan yaparlar fakat belediye sorun çıkartır. Eski eşkıya şimdi zabıta olmuştur ve bunu güç kavgası olarak görür. Kanunsuz bir şekilde kulübeyi yıkarlar ve Ali’yi de oğlunu kaçırmakla tehdit ederler. Bunun üzerine Ali oğlunu da alıp yeniden yollara düşer.
Yine kasaba kasaba dolaştıktan sonra Ali ve artık büyümüş olan Mustafa kitap okuma oranı düşük ufak bir kasaba kitapçı açarak hayatlarına devam ederler. Mustafa aşkını ve en iyi arkadaşını bırakmak zorunda kaldığı için babasına kızgındır. Fakat gerçeği öğrendiğinde bu kez birlikte kaçmak yerine mücadele etmek için birbirlerine söz verirler. Bunun üzerine Ali oğlundan güç alarak gazetede yazmaya başlar. Çok geçmeden bela yine onları bulur. Mustafa kasabanın savcısının kızına aşık olur. Baba da buna karşı çıkar. Mustafa vazgeçmeyince savcı Ali’yi gazetede yazdığı bir yazıdan dolayı tutuklattırır ve mahkemenin uzaması için de elinden geleni yapar.
Mustafa artık babasından uzaktadır ve sevdiği kızı da görememektedir. O da babasının yolunda gitmeye karar verir ve sevdiği kıza birlikte kaçmak için teklif götürür. Babasına da son kez veda etmek için hapishaneye gider. Babası ona canı gibi sevdiği daktilosunu hediye eder ve doğru yolda olduğunu söyler. Mustafa savcının kızını kaçırıp trene binerek gider. İlk durakları ise bir zamanlar annesi ile yuvaya dönüştürdükleri eski tren vagonudur…